Tereke Nedir? Hangi Mallar Tereke Kapsamına Girer?

Tereke Hakkında

Mirasın açılmasına neden olan ölüm veya gaiplik kararı verilmesi olgusuna “miras olgusu” denir. Miras hukukunun konusu, bir başka kişiye geçmeye elverişli özel hukuk ilişkilerinden oluşan terekedir. Gerçek bir kişinin ölümü veya hakkında gaiplik kararı verilmesi, mirasın açılmasına neden olur.

Tereke, mirasbırakanın miras yoluyla geçmeye elverişli özel hukuk ilişkilerinden oluşur. Buna mirasbırakanın şahsına bağlı olmayan hukuki ilişkiler bütünü de denebilir. Yani tereke, miras yoluyla geçmeye elverişli özel hukuk nitelikli haklardan ve borçlardan oluşur.

Terekenin konusunu kural olarak malvarlığı hakları oluşturur. Malvarlığı, parayla ölçülebilen haklardan ve borçlardan oluşur. Malvarlığının haklardan oluşan kısmı, aktif kısımdır. Malvarlığının borçlardan oluşan kısmı ise pasif kısımdır.

Miras yoluyla geçmeye elverişli özel hukuk ilişkileri, mirasçıların kabul etmesine ya da bu olguyu bilmesine bile gerek kalmadan mirasçılara külli halefiyet yoluyla kendiliğinden geçmektedir. Mirasbırakanın borçları da külli halefiyet yoluyla kendiliğinden mirasçılara geçer. Mirasçılar, mirasbırakanın borçlarından sınırsız (şahsen) ve müteselsilen sorumludur. Türk Medeni Kanununun 599’uncu maddesi uyarınca mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanır.

Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.

Tereke Nedir?

İçindekiler

Terekeye Hangi Mallar Girer?

Tereke durumuna dahil olan haklar ve ilişkiler; malvarlığı hakları ve ilişkileri ile bazı şahıs varlığı değerleri ve ilişkileridir.

  • Malvarlığı Hakları ve İlişkileri:

Türk Medeni Kanununun “Mirasçılar Tarafından Mirasın Kazanılması” başlıklı 599’uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.

TMK m. 599/2 uyarınca terekenin aktif kısmını her şeyden önce mirasbırakanın öldüğü andaki tereke mevcudu oluşturur. Bunlar kural olarak; taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyet hakkı, taşınmaz lehine irtifak hakkı, taşınmaz yükü, rehin hakkı gibi sınırlı ayni haklardan, alacak haklarından, sınai ve fikri haklar gibi malvarlığı haklarından oluşur. Bir işletmenin müşteri çevresi ve iş sırları da buraya dahildir. Fiili bir durum olan zilyetlik ilişkisi de malvarlığı ilişkisidir. Dijital varlıklar da belirli şartlar mevcut olduğunda miras yoluyla geçmeye elverişlidir.

Bazı haklar da malvarlığında bulunmadığı halde terekenin hesaplanması için tereke mevcuduna eklenir. Bunun en tipik örneği denkleştirmeye tabi kazandırmalardır.

TMK m. 508 uyarınca mirasbırakanın karşılıksız kazandırmaları, tenkise tabi olduğu ölçüde, tasarruf edilebilir kısmın hesabında terekeye eklenir.

TMK m. 669 uyarınca yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler.

Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tâbidir.

Mirasbırakanın, kendi ölümünde ödenmek üzere bir mirasçısının yararına ya da 3. Bir kişi yararına hayat sigortası yapması halinde de sigorta alacağının, mirasbırakanın ölümü zamanındaki satın alma değeri terekeye eklenir.

  • Bazı Şahıs Varlığı Değerleri ve İlişkileri:

Mirasbırakanın şeref, haysiyet, özel yaşamının gizliliği gibi bazı kişilik değerleri ile cesedi, organları, üreme hücreleri, fikri hakları, mektupları, resimleri üzerindeki menfaatleri ölümden sonra da korunmaktadır. Bu nedenle bunlara yapılan saldırılarda mirasçıların dava açma hakkı vardır. Dolayısıyla bu tür ilişkilerin bazıları veya bunları korumaya yönelik haklar, miras yoluyla başkasına geçmeye elverişlidir.

Babanın ölmesi halinde mirasçılarına karşı babalık davası açılabilir.

Tereke

Tanıyanın ölmesi halinde tanımanın iptali davası, mirasçılarına karşı da açılabilir. Çocuğun ölmesi halinde ise dava, altsoyu tarafından da açılabilir (TMK m. 298).

Tereke Dahil Olmayan Haklar ve İlişkiler Nelerdir?

  •  Kişilik Hakkı ve Bu Hakkın İçerdiği Kişilik Değerleri Malvarlığı Değeri Olmadıklarından Tereke İçinde Yer Almaz ve Bu Nedenle Mirasçılara Geçmez

Gerçek kişilerde kişilik, ölümle sona erer. Kişilik hakkı da kişiye bağlı bir hak olduğundan ölümle sona erer.

 Özel hukuktan doğsa da malvarlığı değerleri arasına girmeyen kişiler hukukuyla ve aile hukukuyla ilgili bazı haklar, özellikle belirli bir statüye bağlı haklar miras yoluyla geçmez. Bir derneğe ya da sendikaya üyelik hakkı, aile hukukuyla ilgili velayet, vesayet, nişanlılık, evlilik, kayyımlık hakları kişinin ölümüyle sona erer. Bu nedenle miras yoluyla geçmez. Dolayısıyla miras hukukunun konusunu oluşturmaz. Nafakada da durum aynıdır.

  •  Mirasbırakanın Sahip Olduğu Manevi Tazminat Hakkı, Sağlığında Kendisi Tarafından İleri Sürülmemişse Miras Yoluyla Mirasçılarına Geçmez

Manevi tazminat istemi, mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadığı sürece mirasçılara geçmez. Mirasbırakan, manevi tazminat istemini, dava yoluyla ileri sürebileceği gibi dava dışı bir yolla da ileri sürebilir.

  • Bazı Borç Sözleşmelerinin Konusunu Oluşturan Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Edimler (Alacaklar ve Borçlar) Mirasçıya Geçmez

Eser sözleşmesinde yüklenicinin edimi, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir edim ise (örneğin, ünlü bir mimar ya da besteci özgün bir proje veya beste yapmayı üstlenmişse), bundan doğan borç ve alacak, yüklenicinin ölümüyle sona erer. Yüklenicinin mirasçılarına geçmez. Çünkü Türk Borçlar Kanununun 486’ncı maddesi uyarınca sözleşme, yüklenicinin ölmesiyle sona erer.

Türk Borçlar Kanununun 440’ıncı maddesi uyarınca işçinin şahsına bağlı bir hizmet edimini konu edinen hizmet sözleşmesi, işçinin ölümüyle sona erer. Kişisel nitelikleri esas alınarak yapılan hizmet sözleşmesinde işverenin ölmesinde de durum aynıdır.

Hizmet sözleşmesi, ağırlıklı olarak işverenin kişiliği dikkate alınmak suretiyle kurulmuşsa, işverenin ölümüyle kendiliğinden sona erer. Ancak işçi, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zarar için mirasçılardan hakkaniyete uygun bir tazminat isteminde bulunabilir.

TBK m. 513/1 uyarınca aksi kararlaştırılmadıkça ya da işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekalet sözleşmesi de vekilin veya vekalet verenin ölümüyle sona erer.

TBK m. 618 uyarınca ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım borçlusu ölürse, bakım alacaklısı 1 yıl içinde sözleşmenin feshini isteyebilir. Bu durumda bakım alacaklısı, bakım borçlusunun mirasçılarından, bakım borçlusunun iflası hâlinde iflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir paranın kendisine ödenmesini isteyebilir.

Adi ortaklıkta ise sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesiyle ilgili bir hüküm yoksa ortaklık, ortaklardan birisinin ölümüyle sona erer.

TBK m. 607/2 uyarınca ömür boyu gelir sözleşmesi, sözleşmede aksine hüküm yoksa gelir alacaklısının ölümüyle sona erer. Gelir borçlusunun veya üçüncü bir kişinin ömrüyle sınırlı olarak bağlanmış olan gelir, aksi kararlaştırılmamışsa gelir alacaklısının mirasçılarına geçer.

  • Mirasbırakanın Kamu Hukukundan Doğan Hakları, Özellikle Seçme, Seçilme, Atanma Gibi Haklar ve Hukuki İlişkiler Miras Yoluyla Başkalarına Geçmez

Mirasbırakanın seçme, seçilme, genel seçimlerde veya referandumda oy verme, bir makama veya yere atanma gibi kamu hukukundan doğan hak ve hukuki ilişkileri kişisel bir nitelik taşıdığı için sahibinin ölümüyle kendiliğinden sona erer.

  •   Bazı Malvarlığı Hakları Miras Yoluyla Geçmez

Miras hukukunun başlıca konusu, malvarlığı nitelikli özel hukuk ilişkileridir. Ancak bu ilişkilerin tamamı miras yoluyla mirasçılara geçmez. Sınırlı ayni haklardan intifa ve oturma hakkı (TMK m. 797/1, 823/2), TMK m. 838/1’de düzenlenen diğer irtifak hakları, TMK m. 364’ e göre nafaka alacakları, mirasbırakanın malvarlığında yer alır. Ancak bunlar mirasbırakanın ölümüyle sona erer. Bu nedenle terekeye ve miras hukukuna konu olmaz. Dolayısıyla mirasçılara geçmez.

  • Evlenmeyi Sona Erdiren Butlan ve Boşanma Davaları Kural Olarak Mirasçılara Geçmez

 Mirasbırakanın sağlığında açmadığı evlenmenin nisbi butlanı davasıyla boşanma davası, miras yoluyla geçmeye elverişli haklardan değildir. Ancak mirasçılar, mirasbırakanın sağlığında açılan davayı sürdürebilir.Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamaz ve daha önceden yapılan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları kaybeder. Ancak sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanını her ilgili mahkemeden talep edebilir. Mirasçılar da ilgili olduğundan mirasçıların, evliliğin mutlak butlanı için dava açması mümkündür (TMK m. 147/1).

Boşanma davası açma hakkı kural olarak mirasçılara geçmez. Ancak boşanma davası devam ederken ölen eşin mirasçılarının davaya devam etmesi mümkündür. Sağ kalan eşin kusurunun ispatlanması halinde, eşler boşanmış olur ve artık eş sıfatıyla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar. Ayrıca boşanmadan önce yapılan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, tasarruftan aksi anlaşılmadığı sürece kaybederler (TMK m. 181/1).

 Doğrudan Doğruya Mirasçıların Şahıslarında Doğan Haklar Nelerdir?

Bazı haklar, mirasbırakanın ölümü nedeniyle doğrudan doğruya mirasçıların şahsında doğar. Bu haklar; destekten yoksun kalma tazminatı ve dul ve yetim maaşı gibi kamu hukuku nitelikli bazı sosyal güvenlik haklarıdır.

  1. Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Desteğin öldürülmesi halinde talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı, mirasbırakana ait değildir. Bu tazminat, doğrudan doğruya destekten yoksun kalan kişinin şahsında doğan bir alacak hakkıdır.
  1. Kamu Hukuku Nitelikli Bazı Sosyal Güvenlik Haklarıà Dul ve yetim maaşları da mirasbırakanın malvarlığında ya da terekesinde yer almaz. Bunlar miras yoluyla değil, kanun hükmü gereği doğrudan doğruya mirasçının şahsında doğar.

    Terekenin Tespiti Davası Nedir?

Miras bırakanın malvarlığının tam olarak tespit edilemediği hallerde terekenin tespiti davası açılır. Bu davayla mirasçılar, miras bırakanın tüm malvarlığını tam ve doğru bir şekilde tespit etme imkanına kavuşmaktadır. Terekenin tespiti davası, delil tespiti niteliğindedir. Dolayısıyla çekişmesiz yargı işidir ve hasımsız olarak açılır. Bu dava ile terekenin aktifi ve pasifi tespit edilir.

Miras bırakanın mirasçılarından herhangi birisi ya da mirasçılar adına tereke temsilcisi, terekenin tespiti davası açabilir. Görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.

Terekenin tespiti davasının açılmasıyla mahkeme, re’sen veya mirasçıların talebiyle terekeye konu malların ve hakların korunması için gereken önlemleri alır. Bu önlemler; terekedeki malların ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamenin açılmasına ilişkindir. Önlemlerin alınması için gereken masraflar, daha sonra terekeden alınmak üzere talep eden mirasçıdan ya da devlet tarafından karşılanır.

Tereke Nasıl Tespit Edilir?

Mahkeme, tespit davası açan mirasçının dilekçesindeki beyanları ve delilleri uyarınca Tapu Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, vb. kuruluşlara müzekkere yazarak miras bırakanın ölüm tarihinde sahip olduğu aktif ve pasif ile ilgili bilgi ve belgeleri edinir. Mahkemenin lüzum görmesi halinde keşif yapılır. Müzekkere cevaplarıyla edinilen bilgi ve belgeler doğrultusunda dosya alanında uzman bir bilirkişiye gönderilir. Bilirkişi raporuyla miras bırakanın terekesi tespit edilir.

Yüksek Mahkeme Kararları

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ölenle veya Malvarlığıyla Bir Bağlantısı Olmadığından Bağımsız Bir Talep Hakkı Yaratır. Miras Yoluyla Değil, Ölüm ile Kazanılır

Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır, Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır” (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 22.06.2018 T., 2016/5 E. 2018/6 K.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.06.2011 T., 2011/17-142 E. 2011/17-411 K.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20.04.2011 T., 2011/17-34 E. 2011/216 K.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.03.2019 T., 2017/1089 E. 2019/294 K.).

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 tarihli ve 2005/4-648 E., 2005/691 K. sayılı kararında da aynı esaslar benimsenmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20.04.2021 T., 2021/86 E. 2021/516 K).

İşçinin, Hizmet Tespit Davası Devam Ederken Ölmesi Halinde Davaya Mirasçıları Tarafından Devam Edilir. Mirasçının Mirası Reddetmesi Halinde ise Davaya Devam Edilir ve Mirasın Tasfiyesi İflas Hükümlerine Göre Sağlanır

 Somut olayda, davanın 12.11.2015 tarihinde açıldığı, yargılama devam ederken davalı …’nin 14.06.2016 tarihinde vefat etmesi üzerine ilk derece mahkemesince tek mirasçısı …’na davalı sıfatıyla dava dilekçesi ekli duruşma günü bildirir tebligat yapıldığı, davalı … mirasçısı … eldeki davada taraf sıfatının bulunmadığını savunduğu, davalı …’nin tek mirasçısı olan …’nun talebi üzerine İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 01.08.2016 tarihli ve 2006/1002 E., 2016/996 K. sayılı kararı ile …’den intikal eden mirasın davacı … tarafından kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, bu kararın 02.08.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Bu durumda işverene karşı açılması ve sonuçlandırılması yasal zorunluluk olan hizmet tespitine ilişkin eldeki davada yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri kapsamında en yakın mirasçılarının tamamı olduğu anlaşılan tek mirasçı … tarafından reddolunan …’nin mirası daha sonraki derece bulunan mirasçılara geçmeyeceğinden taraf teşkilinin sağlanması amacıyla mahallin Sulh Hukuk Mahkemesine durum bildirilerek iflas hükümlerine göre reddolunan mirasın tasfiyesi sağlanmalı, davalı … için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci ile yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.06.2022 T., 2020/604 E. 2022/1020 K.).

Tereke Konusunu Kural Olarak Malvarlığı Hakları Oluşturur

Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir (MK.454) (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.03.2001 T., 2001/227 E. 2001/231 K.).

Terekenin Tespiti ile Ortaklığın Giderilmesi Davasının Nedenleri ve Delilleri Farklıdır. Bu nedenle İki Dava Birlikte Açılsa da Tefrik Edilerek Görülmelidir

Ortaklığın giderilmesi davası, çekişmeli olarak görülürken terekenin tespiti talebi, çekişmesiz yargı işidir. Ortaklığın giderilmesi davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili iken, terekenin tespiti davasında miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. Ortaklığın giderilmesi davası sonucunda verilen hüküm, nihai hüküm niteliğinde olmasına karşın terekenin tespiti davası sonucunda verilen hüküm, tedbir niteliğinde olup nihai hüküm teşkil etmez.Somut olayda, ortaklığın giderilmesi ve terekenin tespiti talebi aynı davada ileri sürülmüş ve hükme bağlanmış ise de her iki davanın dava nedenleri ve delilleri farklı olup iki davanın tefrik edilerek görülmesi gerekmektedir. Anılan ilke, gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 03.04.2017 T., 2015/10189 E. 2017/2637 K.).