İş Kazası Nedir? İş Kazasının Tespiti Davası Nasıl Açılır?

6331 sayılı Kanunun 3/g maddesi uyarınca iş kazası; işyerinde veya işi yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olaydır.  İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13’üncü maddesinde ise; a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle işyeri dışında, c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.

Ancak iş kazası, iş hukuku bakımından daha dar kapsamlı olarak yorumlanmakta ve tanımlanmaktadır. İş hukukunda kazadan bahsedebilmek için “istenilmeyen olay” ın varlığı gereklidir. Diğer bir ifadeyle, işçi veya üçüncü bir kişi tarafından bilerek veya isteyerek meydana getirilen zararlar, iş hukuku anlamında işte gerçekleşen kaza sayılmamaktadır. Bu nedenle bu zararlar bakımından işverenin sorumluluğu söz konusu olmaz. Örneğin, işçinin işyerinde intihar etmesi, iş hukuku bakımından bir kaza olarak nitelendirilmemektedir. Çünkü, iş hukuku açısından bir iş kazasının varlığından söz edebilmek için olayın meydana gelmesine sebep olan kaza ile zarar ve işveren tarafından yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir.

Sigortalının, işverenin emrinde çalışmaktayken dışarıdan gelen olayın özelliğine göre aniden veya belli bir süre içerisinde oluşan, beklenmeyen, zarar veren ve sigortalının ruhsal ve bedensel zarar görmesine sebep olan kazaya iş kazası denir.  

İş Kazası

İş Kazası Kapsamına Giren Durumlar Nelerdir?

Hangi hallerin bu kaza kapsamında olduğu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13’üncü maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle işyeri dışında,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

  1. d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
  2. e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaylar işte gerçekleşen kazadır.
  • İş Kazası Meydana Geldiğinde Ne Yapılmalıdır?

İş kazası niteliğinde bir olay meydana geldiğinde, işveren veya işyeri yetkilileri, olayın ne zaman ve nasıl gerçekleştiğini tespit eden bir kaza tutanağı tutabilir. İş kazası tutanağı, işçinin kimlik bilgileri, kazanın meydana geldiği konum, tarih ve saat, kazanın meydana geliş şekli, kaza mağduru işçiye yapılan ilk yardım ve acil müdahaleler, tanık beyanları ve tanıkların kimlik bilgileri gibi kazaya ilişkin bilgileri içerir. Bu tutanakları, Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılacak olan bildirim dilekçesinin ekinde sunulabilir.

İş kazaları, 3 iş günü içerisinde işveren tarafından doğrudan veya taahhütlü posta yoluyla Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmelidir. Bu süre, kazanın işverenin kontrolü dışındaki yerlerde gerçekleşmesi durumunda olayın öğrenilmesi tarihinden itibaren başlar. Kanunda belirtilen üç günlük süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na kazanın bildiriminde bulunmayan işverene idari para cezası ve başka yaptırımlar uygulanır. SGK tarafından işçiye ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneği, bildirim yapılana kadar geçen süre için işverenden tahsil edilir. Diğer bir ifadeyle, Sosyal Güvenlik Kurumu, bildirimden sonraki süre için işçiye ödenecek olan iş göremezlik ödeneğini kendisi karşılar. Ancak bildirim tarihi öncesinde yapılacak olan ödemeler işverene yükletilir.

  • İş Kazası Nedeniyle Açılabilecek Davalar Nelerdir?

İş kazası nedeniyle somut olayın gereklerine göre farklı davalar açılması gündeme gelir.Bunlar:

  1. İş kazasının tespiti davası
  2. İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
  3. İşverene uygulanan idari yaptırım işleminin iptali davası
  4. Sigorta şirketlerinin işverene rücu davası
  5. Kaza sonrasında haksız yere işten çıkarılan işçinin açacağı işe iade davası
  6. Kaza nedeniyle ceza davası
  • İş Kazasının Tespiti Davası Nasıl Açılır?

İş kazasının tespiti davası, bir iş kazanın kuruma bildirilmemesi veya kuruma bildirilmiş olmakla birlikte, kurum tarafından yürütülen inceleme ve soruşturma sonucunda iş kazası olmadığının tespit edilmesi halinde işçi tarafından açılması gereken davadır. Bu dava ile mahkemeden, işçinin başına gelmiş olan olayın hukuki niteliği itibariyle “iş kazası” olduğunun tespit edilmesi istenir.

Kaza tespiti davalarında görevli mahkeme, iş mahkemesidir. İş mahkemesi bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri iş mahkemesi sıfatıyla bakar.

Kaza tespiti davalarında yetkili mahkeme ise; davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi, işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesi ya da davalı birden fazla ise bunlardan birisinin yerleşim yeri mahkemesidir.

Kazanın tespiti davasını açan işçi; tanık beyanlarını, işyeri giriş-çıkış kayıtlarını, işyeri kamera kayıtlarını, hastane raporlarını, mesajlaşma ekran görüntüleri gibi birçok hukuka uygun delili sunulabilir.

İş kazası tespit davası, genellikle işçi tarafından açılır. Bu nedenle davacı, genellikle işçidir. Davalı ise, işveren ve SGK’dır. Bu kaza sonucunda ölüm meydana gelmesi halinde davacı, ölenin yakınlarıdır. Ancak işveren tarafından da olayın işte gerçekleşen kaza olmadığının tespiti için tespit davası açılabilir. Bu durumda ise davacı, işverendir. Davalı ise, işçi ve SGK’dır.

İş kazasının tespiti davasında arabuluculuk, dava şartı değildir. Bu nedenle arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açılabilir.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Nedir?

Geçici iş göremezlik ödeneği, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle işinde geçici bir süre çalışamayacağı doktor raporuyla saptanan sigortalı işçiye çalışamadığı günler için Kurum tarafından yapılan parasal yardımdır.  Bu ödeneğin bağlanması için işçinin belirli sürelerle prim ödemiş olması şart değildir. İşe yeni giren işçi dahi kaza ya da meslek hastalığı halinde geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmektedir. Geçici iş göremezlik ödeneği kaza tarihi, meslek hastalığında ise doktorun geçici olarak çalışamamaya ilişkin raporun düzenlendiği tarihte istenebilmektedir.

Geçici iş göremezlik ödeneği; kaza nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya, geçici iş göremezlik süresi boyunca SGK tarafından verilen ödenektir. Kaza halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısı; ayaktan tedavilerde ise günlük kazancın üçte ikisidir.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Nasıl Alınır?

Geçici iş göremezlik ödemesi için sigortalı işçinin, durumunu bildiren doktor raporuyla birlikte SGK’ya başvurması gerekmektedir.

  • Yargıtay Kararları

Meydana Gelen Olayın, İş Kazası Olup Olmadığına İlişkin Uyuşmazlık, Öncelikle Kurumun yapacağı tahkikata sonrasında ise tarafların açacağı tespit davalarının neticesine bağlı bir Uyuşmazlık Olup Açılan Tazminat Davalarında Öncelikle Çözümü Gereken Bir Husustur

Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının kaza niteliğinde olup olmadığı öncelikle Kurum tarafından tespit olunacak bir husustur. Kurumun bir olayı işte gerçekleşen kaza kabul etmemesi durumunda ilgililer işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek iş kazası tespit davası açabilirler. Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı kaza kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın iş kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler. Bir olayın işte gerçekleşen kaza olup olmadığının açık bir şekilde ortaya konulmasının zararlandırıcı olaya dair yapılacak yargılamada mahkemelerin görevine ilişkin de neticelerinin bulunması nedeniyle önemli olup bu ihtilaf yani olayın iş kazası olup olmadığına dair ihtilaf öncelikle Kurumun yapacağı tahkikata sonrasında ise tarafların açacağı tespit davalarının neticesine bağlı bir ihtilaf olup açılan tazminat davalarında öncelikle çözümü gereken bir husustur…Yapılacak iş; olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilip edilmediğinin belirlenmesi için davacı tarafa Kuruma müracaat edilmek üzere önel vermek; olayın Kurum tarafından iş kazası olarak nitelendirilmemesi halinde; … Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden dolayı işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için davacı tarafa önel vermek, açılacak tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak, verilen önelin sonucuna göre tüm delilleri bir arada değerlendirerek karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, prosedüre uygun biçimde olayın iş kazası sonucu meydana gelip gelmediği hususu açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. İş Kazasının, İşveren Tarafından, O Yer Yetkili Kolluk Kuvvetlerine Derhal, Kuruma ise En Geç Kazadan Sonraki Üç İş Günü İçinde İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirgesi ile Doğrudan ya da Taahhütlü Posta ile Bildirilmesi Zorunludur

5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir. (Yargıtay 21. H.D. 02.03.2015 T., 2014/23541 E. 2015/3925 K.)

Zararlandırıcı Olayın Kurum Tarafından İş Kazası Olarak Kabul Edilmemesi Halinde İşçi, SGK ile İşvereni Hasım Olarak Göstererek İş Kazası Tespit Davası Açmalıdır

Somut olayda ise; SGK Başkanlığınca davaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle yapılmış bir iş kazası tahkikatının bulunmadığı ve giderek de Kurum tarafından hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da değinildiği üzere Kurumca yapılacak iş kazası tahkikatının işverenlerden yapılması muhtemel mükerrer tahsilin önüne geçilmesi ve görevli mahkemenin belirlenebilmesi bakımından öneme sahiptir. Bu nedenle yargılama sırasında öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ön mesele olarak iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti gerekir. Bu ön meselenin çözümündeki ilk basamak Kurum tarafından yapılacak olunan iş kazası tahkikatıdır. Bu tahkikattan olumlu netice alınamaz yani zararlandırıcı olay Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edilmez ise bu kez yapılacak olan iş, davacı yan tarafından ihtilafın Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmesi ve işbu tazminat davasında Kurum taraf olmaması nedeniyle SGK ile işverenin hasım olarak gösterildiği ayrı bir iş kazası tespit davası açılması olacaktır.

Tüm bu açıklamalardan sonra yargılamaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle Kurumca yapılmış bir iş kazası tahkikatının bulunmadığının anlaşılmasına göre yapılacak iş; öncelikle 23.06.2006 tarihindeki zararlandırıcı olaya dair tahkikat yapılıp ve şartlarının oluşması halinde iş kaza sigorta kolundan hak sahiplerine gelir bağlanması için davacıların Kuruma müracaatını sağlamak.

Kurumun iş kazası tahkikatı neticesinde yargılama konusu olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden dolayı işveren aleyhine “iş kaza tespit” davası açması için davacılara önel vererek tespit davasını işbu dava için bekletici sorun yapmak. Anılan olayın iş kazası olduğunun belirtilen usulle kesin olarak ortaya konulması sonrasında davacılara iş kaza sigorta kolundan bağlanan bir gelir var ise bu gelirin ilk peşin sermaye değerlerini Kurumdan öğrenmek, akabinde güncel verilere göre davacıların maddi zararlarını yeniden hesaplatıp hesaplanan bu zarardan hak sahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerlerinin rücuya tabi kısımlarının düşülerek çıkacak sonuca göre tüm delilleri bir arada değerlendirip karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. (Yargıtay 21. H.D. 02.03.2015 T., 2014/23541 E. 2015/3925 K)

İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının kaza olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın iş kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir.  (Yargıtay 10. H.D. 28.09.2022 T., 2022/10788 E. 2022/11379 K.)

Zararlandırıcı Olayın Kurum Tarafından İş Kazası Olarak Kabul Edilmesi Halinde İşveren, SGK ile İşçiyi Hasım Olarak Göstererek Olayın İş Kazası Olmadığının Tespiti İçin Dava Açabilir

Kurumun bir olayı iş kazası kabul etmemesi durumunda ilgililer, işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek iş kazası tespit davası açabilirler. Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı iş kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın iş kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler.

Somut olayda, Sosyal Güvenlik Kurumunun 13.11.2015 tarihli cevabi yazısından ,iş kazası ile ilgili olarak hak sahiplerinin 15.05.2015 tarihli talep dilekçesine istinaden işlem başlatıldığı ve dosyanın teftiş aşamasında olduğu belirtildiğinden, Mahkemece yapılacak iş, Kurumun iş kazası tahkikatının sonucunu beklemek, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde hak sahibi davacılara, Sosyal Güvenlik Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açmaları için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin ve davalılardan ….bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. (Yargıtay 21. H.D. 19.12.2016 T., 2016/10684 E. 2016/15267 K.)

Dava, iş kazası iddiası nedeniyle hayatını kaybeden sigortalının annesi ve çocuğu tarafından maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Kurumun kaza tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın kaza olarak tespitinin açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için iş kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan maddi tazminattan tenzili gerektiği gibi, tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı (olay iş kazası değilse yargılama iş mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun iş kazası tahkikatı ve giderek olayın iş kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir.Dosyadaki SGK müfettişinin 10.09.2013 tarihli raporunda, kaza değerlendirmesinin yapılması için mahkemeye başvurulması gerektiği ifade edilmiştir.Şu halde öncelikle yapılması gereken iş, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için davacılar vekiline önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın kaza olarak kabul edilmesi halinde delillerin toplanması ve neticeye göre karar verilmesi, aksi halde görevli mahkeme hususunu değerlendirerek oluşacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. (Yargıtay 21. H.D. 22.05.2017 T., 2016/20336 E. 2017/4276 K.)

İş Kazasının Söz Konusu Olması İçin Olaya Maruz Kalan Kişin Sigortalı Olması ve Olayın Kanun Maddesinde Sınırlı Olarak Sayılan Hallerden Birinde Meydana Gelmesi Gerekmektedir

…Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, kaza sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup iş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur. Bu davaların her türlü delille ispatı mümkündür. (Yargıtay 21. H.D. 23.01.2018 T., 2016/10919 E. 2018/472 K.)

İş kazasının unsurları üzerinde de kısaca durmak gerekirse, şöyle sıralanabilir; kazaya uğrayan 506 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılmalı; bu sigortalı bir kazaya uğramalı ve uğranılan kaza 506 sayılı Kanunun yukarıda ayrıntısı açıklanan 11. maddesinin (A) fıkrasında sayılan hal ve durumlardan birinde meydana gelmeli; sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan bir olay biçiminde gerçekleşmeli; bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı bulunmalıdır. (Yargıtay 10. H.D. 28.09.2022 T., 2022/10788 E. 2022/11379 K.)

İş Kazası Tespiti Davaları Her Türlü Delil ile İspatlanabilir

…Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, kaza sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup iş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur. Bu davaların her türlü delille ispatı mümkündür. (Yargıtay 21. H.D. 23.01.2018 T., 2016/10919 E. 2018/472 K.)

İş Kazasından Bahsedebilmek için Sigortalıyı Hemen veya Sonradan Bedence veya Ruhça Arızaya Uğratan Bir Olay Gerçekleşmeli, Bu Olay ile Sigortalının Uğradığı Zarar Arasında Uygun İlliyet (Nedensellik) Bağı Bulunmalıdır

Yeri gelmişken, iş kazasının unsurları üzerinde de kısaca durulmalıdır. Bunlar şöyle sıralanabilir; kazaya uğrayan 506 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılmalı; bu sigortalı bir kazaya uğramalı ve uğranılan kaza 506 sayılı Kanunun yukarıda ayrıntısı açıklanan 11. maddesinin (A) fıkrasında sayılan hal ve durumlardan birinde meydana gelmeli. Hemen ifade etmek gerekir ki, yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını kazanın bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır.Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir.Somut olayda; davacının çöp dökerken düşme şeklinde cereyan eden olay sonucu bedence veya ruhça zarar uğradığı veya sağlık kurulu raporlarına yansıyan mevcut arızasının 21.5.1994 tarihindeki olay dolayısıyla meydana geldiği kanıtlanamamıştır. Öte yandan, 21.8.2006 günlü Adli Tıp raporunda mevcut arıza ile olay arasında illiyet bağı kurulamadığı bildirilmiş olup, Yerel Mahkemece hükme esas alındığı belirtilen 25.08.2003 tarihli belgenin; mahkemeye hitaben düzenlenmiş müzekkere cevabı olduğu hususunun göz ardı edilerek, Adli Tıp raporu olarak değerlendirilmesi de hatalıdır.
Mahkemece, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak, olayın kaza olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle, önceki kararda direnilmesi ve davanın kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.10.2009 T., 2009/400 E. 2009/432 K.)

Geçici İş Göremezlik Ödeneği, İş Kazasının Meydana Geldiği Tarihten İtibaren, İşçinin Çalışamaz Durumda Kaldığı Süre Boyunca Ödenir

Sigortalıya, kaza veya meslek hastalığı nedeniyle geçici iş göremez durumda bulunduğu sürece, Kurum tarafından 5510 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca geçici iş göremezlik ödeneği ödenir. Bu ödenek iş kazalarında olay, meslek hastalığında da tedavinin başladığı tarihten itibaren çalışmaz durumda kaldığı (raporu olduğu) sürece ödenir.  (Yargıtay 21. H.D. 19.03.2018 T., 2016/18316 E. 2018/2435 K.)