Yoksulluk Nafakası Talep Edebilmek İçin Gerekli Koşullar

yoksulluk nafakası

İçindekiler

1. Yoksulluk Nafakası İsteminde Bulunan Eş, Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşecek Olmalıdır

Yoksulluk Nafakası Şartları Nelerdir? TMK m. 175 uyarınca, nafaka isteminde bulunan eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması yeterlidir. Yoksulluğa düşme hali derecelendirilmemiştir. Nitekim bu isabetli bir tutumdur. Eş, kendi geliri ve çalışması ile kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa veya kısa bir süre yoksulluğa düşecekse (Örn, kişi bir hastalık nedeniyle çalışamayacaksa veya serveti küçük olduğundan kısa sürede tükenecekse) yoksulluğa düşecek sayılmalıdır. Başka bir deyişle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkanından yoksun olan tarafın yoksulluğa düşeceği kabul edilir. Kişisel bir serveti olmayan, sağlık durumu yüzünden çalışamayan veya mesleğini icra etmesi kendisinden beklenemeyen eş bu durumdadır[1].

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirebilmesi için zorunlu ve gerekli harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi görüşündedir[2].

Burada dikkat edilmesi gereken iki husus vardır. İlk olarak, yoksulluğa düşme boşanma sonucu olmalıdır. İkincisi ise, boşanma sonucu meydana gelen bu yoksulluk gerçek bir yoksulluk olmalıdır. Kendi isteğiyle işten ayrılan ve bu nedenle yoksulluğa düşen eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemez[3]. Yargıtay, yoksulluk nafakası alırken kendisini yoksulluktan kurtaracak gelirli bir işe başlayan eşin daha sonra kendi isteğiyle o işten çıkması durumunda artık yoksulluk nafakası isteyemeyeceği görüşündedir[4].

Yargıtay, emekli olup bir sosyal güvenlik kurumundan emekli maaşı olan veya Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan emekli olan ya da Bağkur emeklisi eşin yoksul duruma düşmeyeceği ve lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği görüşündedir[5].

2.    Yoksulluk Nafakası İsteminde Bulunan Eşin Kusuru Diğer Eşten Daha Ağır Olmamalıdır

Nafaka isteminde bulunmak için eşin kusursuz olması gerekmez. Ancak nafaka isteyen eşin kusuru diğer eşten daha ağır olmamalıdır. Buna karşılık nafaka yükümlüsü eşin kusurlu olması şart değildir[6]. Nitekim maddi ve manevi tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebi arasındaki en temel fark da budur[7].

Eşlerin eşit kusurlu olmaları halinde TMK m. 175 hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir hüküm öngörülmemiştir. Burada kanun koyucunun bu düzenlemeyi getirme amacına bakıldığında, yoksulluk nafakasının eşler arasında evlilik birliği içindeki sosyal yardımlaşmanın boşanmadan sonra da kısmen devam ettirilmesi olduğu görülecektir. Bu nedenle eşlerin boşanmadaki kusurlarının eşit olması halinde hakkaniyet gereği yoksulluk nafakasına hükmedilmelidir[8]. Yargıtay kararları da bu yöndedir[9].

            Aynı şekilde, eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken, evin masraflarına katılmaması, boşanmadan sonra yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz[10].

3.    Yoksulluk Nafaka Miktarı Nafaka Yükümlüsü Olan Eşin Mali Gücü İle Orantılı Olmalıdır

Yoksulluk nafakası, kusuru daha ağır olmayan eşin yoksulluğunu gidermeye yöneliktir. Nafakanın miktarını takdir yetkisini kullanarak hakim belirler. Hakim, nafaka miktarını belirlerken nafaka yükümlüsü eşin mali gücü ile kusursuz veya daha az kusurlu eşin ihtiyacı arasında bir denge kurmaya gayret göstermelidir. Diğer bir ifadeyle, hakimin takdir edeceği yoksulluk nafakasının miktarı, nafaka yükümlüsü eşin mali gücü ile orantılı olmalıdır. Eğer nafaka isteminde bulunan eşin lehine daha önceden boşanma nedeniyle manevi tazminata hükmedilmişse, yoksulluk nafakasının miktarı belirlenirken bu durum da göz önünde bulundurulmalı, nafaka isteminde bulunan eşin lehine hükmedilen manevi tazminata rağmen yoksulluğa düşüp düşmeyeceği araştırılmalıdır. Nafaka yükümlüsü eş yoksul ise, hakim yoksulluğa düşen eşe nafaka ödenmesi yönünde karar vermez[11].

4.    Erkeğin Boşanmış Olduğu Eşinden Nafaka İsteyebilmesi Kadının Refah Halinde Olmasına Bağlı Değildir

Yoksulluk nafakası, yalnızca yoksulluğa düşecek kadın lehine değil, erkek lehine de hükmedilebilir. Ancak önceki Medeni Kanun’da boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için erkeğin refah halinde olması gerek olmadığı halde; aynı durumda olan erkeğin kadından yoksulluk nafakası isteyebilmesi için kadının refah halinde bulunması gerekmekteydi. Kadın-erkek eşitliğine erkekler aleyhinde bozan bu şart, yeni Medeni Kanun’a alınmamıştır. Buna göre, boşanan taraflardan ister erkek olsun ister kadın, refah halinde olup olmadığına bakılmaksızın şartları varsa yoksulluğa düşecek olan eşe yoksulluk nafakası ödemek zorundadır. Getirilen yeni düzenlemeyle orta gelir düzeyine sahip erkek ile aynı gelir düzeyine sahip kadın arasında yoksulluk nafakası yükümlüsü olma açısından mevcut olan farklılık ortadan kaldırılarak kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır[12].

5.    Yoksulluk Nafakası Süresiz Olarak İstenebilir

TMK m. 175 uyarınca yoksulluk nafakası süresiz olarak istenebilir. Kural, yoksulluk nafakasının süresiz olarak verilmesi; istisna ise süreli olarak verilmesidir. Yoksulluk nafakası istemi süreye bağlı olarak yapılmışsa, hakim, istenilen süre kadar geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasına hükmetmek zorundadır[13]. Taraflar yoksulluk nafakasının belli bir süreyle sınırlandırılması yönünde anlaşma yapabilirler. Ancak bu anlaşmanın geçerliliği hakimin anlaşmayı onaylamasına bağlıdır. Anlaşma aile mahkemesi hakimi tarafından onaylanırsa bir sözleşme niteliği taşır. Yoksulluk nafakası isteyen eş, nafaka süresini sınırlamamışsa ya da taraflar yoksulluk süresinin devamı yönünde mahkemeye bir anlaşma sunmamışlarsa, hakim yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmetmek zorundadır[14]. Eşlerin yoksulluk nafakası talebi yok iken, bir eşin diğerine nafaka ödemek istemesi ve bu nafakayı “evleninceye kadar ödeyeceği” yönünde mahkeme önünde beyanda bulunması halinde bu beyan geçerlidir[15].

6.    Yoksulluk Nafakası Hükmedilebilmesi, Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşecek Eşin İstemine Bağlıdır

Yoksulluk nafakasının talep edilmesi şarttır. Ancak, mutlaka “yoksulluk nafakası” deyiminin kullanılmasına gerek yoktur. Uygulamada “ömür boyu nafaka”, “sürekli nafaka” şeklindeki talepler yoksulluk nafakası olarak değerlendirilmelidir[16].

Nafaka talep eden eş, sonradan bu davadan feragat edebilir. Ancak tekrar yoksulluk nafakası isteyemez. Taraflar yoksulluk nafakası talep etmezse, hakim kendiliğinden dikkate alamaz[17].

7.     Boşanmadan Sonra Ortaya Çıkan Yoksulluk İle Boşanma Arasında Uygun İlliyet Bağı Olmalıdır

Yoksulluk, boşanma sonucu gerçekleşmelidir. Eşin evlenmeden önce de hiçbir malvarlığının bulunmadığının ileri sürülmesi isabetli değildir. Yoksulluğa düşmenin, boşanma anında olması şart olmayıp, yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin boşanmadan kısa bir süre sonra yoksulluğa düşeceği görülüyorsa, yoksulluk nafakasına hükmolunur. Nafaka isteyen eş, kendi iradi hareketleriyle yoksulluğa düşmemelidir. Eşlerden birinin düzenli, devamlı ve yeterli bir geliri olduğu halde sırf yoksulluk nafakası alabilmek için işinden ayrıldığının anlaşılması halinde yoksulluk nafakası talep edemez. Burada talepte bulunan eşin, lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, işten ayrılmasının geçerli bir nedene dayandığını ispatlaması gerekmektedir. Aynı şekilde nafaka isteyen eş, şans oyunlarında, kumarda, içkide, uyuşturucu kullanımında bütün malvarlığını kaybedip yoksulluğa düşerse, yoksulluğa düşmesi boşanma nedeniyle gerçekleşmediğinden yoksulluk nafakası talebi reddedilmelidir[18].


[1] Öztan, Bilge, Aile Hukuku, Ankara, 2004, s. 499; Akıntürk, Turgut/Ateş Karaman, Derya, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, Ankara,2015, s. 303.

[2] YHGK, 04.05.2011 T., 2011/2-155 E. 2011/278 K. sayılı kararı:Maddede geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus yargısal uygulamada kurallara bağlanmıştır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688;28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95; 16.05.2007 gün ve 2007/2-275 275; 11.03.2009 gün ve 2009/2-73-118 sayılı kararlarında; “yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir Gençcan, Ömer Uğur, Nafaka Hukuku, Ankara, 2018, naklen.

[3] Yargıtay 2. H.D., 16.06.2003 gün ve 2003/7790 E., 2003/8775 K.

[4] Bkz. Yargıtay 2. H.D., 21.11.1995 gün ve 1995/11857 E., 1995/12547 K.

[5] Bkz. Yargıtay 2. H.D., 22.06.2004 T., 2004/5201 E., 2004/8240 K., 17.02.2005 T., 2005/135 E., 2005/2316 K., 21.04.2005 T., 2005/4125 E., 2005/6578 K.

[6] Yargıtay 2. H.D., 21.06.2004 gün ve 2004/7479 E., 2004/8108 K. Ruhi, Ahmet Cemal, Yargıtay İçtihatlarıyla Nafaka Hukuku, Ankara, 2010, s. 44, naklen.

[7] Zevkliler, Aydın/Acarbey, M. Beşir/Gökyayla, K. Emre, Zevkliler Medeni Hukuk, Ankara, 1999, s. 1036; Akıntürk/Ateş Karaman, s. 303. Örn, eşin akıl hastası olması nedeniyle açılan boşanma davasında, akıl hastası eşin kusurundan bahsedilemeyeceğinden maddi ve manevi tazminat istenemez. Ancak koşulları bulunuyorsa akıl hastası eş aleyhine yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Akıntürk/Ateş Karaman, s. 303.

[8] Öztan, s. 499.

[9] Yargıtay 2. H.D. 04.11.1998 T., 10182/11805 sayılı Kararı. Öztan, s. 499, dn. 913, naklen.

[10] Öztan, s. 499.

[11] Zevkliler/Acarbey/Gökyayla, s. 1036; Akıntürk/Ateş Karaman, s. 304; Öztan, s. 500.

[12] Akıntürk/Ateş Karaman, s. 304-305.

[13] Yargıtay 2. H.D., 17.11.2009 gün ve 14788-19943 sayılı Kararı: “Davacı dava dilekçesinde, dava bittikten sonra bir yıl süreyle yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş olduğu halde süreyle sınırlı ve geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasına hükmetmek gerekirken istek dışına çıkılarak bu süreyle bağlı kalınmaksızın nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir” Gençcan, s. 528, naklen.

[14] Yargıtay 2. H.D., 11.07.2012 T., 2012/14283 E., 2012/19487 K. Gençcan, s. 528-529, naklen.

[15] Öztan, s. 504, Gençcan, s. 528-529.

[16] Kaçak, Nazif, Açıklamalı İçtihatlı Boşanma Nafaka Mal Rejimleri Velayet, Ankara, 2003, s. 603.

[17] Öztan, s. 497, Akıntürk/Ateş Karaman, s. 303.

[18] Öztan, s. 502; Gençcan, s. 505.

KAYNAKÇA

ÖZTAN, Bilge                        : Aile Hukuku, Ankara, 2004.

 

AKINTÜRK, Turgut/

ATEŞ KARAMAN, Derya    : Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, Ankara,2015.

 

GENÇCAN, Ömer Uğur      : Nafaka Hukuku, Ankara, 2018.

 

RUHİ, Ahmet Cemal           : Yargıtay İçtihatlarıyla Nafaka Hukuku, Ankara, 2010.

 

ZEVKLİLER, Aydın/

ACARBEY, M. Beşir/

GÖKYAYLA, K. Emre         : Zevkliler Medeni Hukuk, Ankara, 1999.